yemekleri bir de benim gözümden görün

Bugüne kadar çektiğim tüm yemek fotoğrafları ve bundan sonra çekeceğim yeni fotoğraflar, hep baktığımızın ötesini görebilme merakımdan. Sadece bakmamak, baktığımızı görmek, gördüğümüzü farkedebilmek benim amacım. Tabii yemek yapmayı, yemeyi ve fotoğrafını çekmeyi de çok sevdiğimi söylemeye gerek yok.
Siz de kendi çektiğiniz yemek fotoğraflarınızı, günün fotoğrafı köşesinde yayınlanmak üzere gönderebilirsiniz, bu da blogumuzun bir hizmetidir :))
Bu arada fotoğrafları izinsiz kullanmak yasaktır benden söylemesi.

28 Eylül 2010 Salı

bir sabah klasiği


çay tavşan kanı


27 Eylül 2010 Pazartesi

kebaaaap


Ateşte, kor ateşte pişmiş et, yanında domates, biber, döner...
Herhalde hiç vazgeçemeyeceğimiz şeylerin başında geliyor kebap. Bu kebap resimlerini
CNR fuar merkezi içindeki garden cafe'de ve restaurantta çektim ama her köşebaşında,
mahallenizde, alışveriş merkezlerinde, hayatımızın her anında bir kebap hakimiyeti var.
Ağzımızın tadını biliyoruz yani.




I had a dream :)

Dün gece kurduğum hayali bu öğlen gerçekleştirdim.
Bu gördüğünüz fusulli'yi sardalyalı olarak hazırladım.  Annemin ev salçası,
sardalya, sarımsak, zeytinyağı ve maydanoz kullanarak yaptım.
Deneyenler beğendi, 2'şer tabak yendi.
Keşke tüm hayallerimiz bu kadar çabuk ve kolay gerçekleşse.

25 Eylül 2010 Cumartesi

mevsimin en ateşli sebzesi

Bu biberleri alıp kurutabilir ve sonra çekerek pul biber haline getirebilir ya da kurutulmuş
bütün olarak kışın en güzel yemeği kurufasülye tenceresine bir adet katabilirsiniz.
Eğer dayanabilirseniz taze olarak tüketebilir ve mükemmel bir
metobolizma hızlandırıcı kazanmış olursunuz, doğal diyet diye ben buna derim.

Fesleğen kokulu Bruschetta

Cuma akşamı ajansın terasında yaza veda partisi yaptık,  8 çeşit yemek yaptım, resimlerini de çekmek için hepsinin bitmesini bekledim. Bruschetta şanslı çıktı, diğerlerinin resimlerini çekemeden yağmur bastırdı, bizim de teras keyfimiz yarıda kesildi ama direndik, yağmur durdu tekrar çıktık, masamızı tekrar kurduk ama artık gece olmuştu ve maalesef istediğim fotoğraf şartları yoktu. Neler mi kaçırdınız? Patates salatası, buğday salatası, hamsili pilav, patlıcan salatası, ızgara köfte, havuçlu meze, mücver (bunu da geceden yapıp önceden çekmiştim bakınız aşağıda)
Şanslı Bruschetta'nın tarifini veriyorum:

BRUSCHETTA
Öncelikle olmazsa olmaz malzememiz taze fesleğen. Domatesi de çeri domateslerden kullanmanızı öneririm çok daha lezzetli oluyor. Baget ekmeklerimizi alıyoruz, verev olarak çok kalın olmayan dilimler kesiyoruz, pesto sosunu ekmek dilimlerine sürüp fırın tepsisine diziyoruz. (pesto sosunu kendiniz de yapabilirsiniz ama hazır da satılıyor) Bu ekmekleri hafif kıtır olarak fırında kızartıyoruz. O sırada bir kase içinde çok küçük doğranmış domatesleri, 2 diş dövülmüş sarmısağı, ince doğranmış taze fesleğeni, zeytinyağını ve biraz tuzu karıştırıyoruz.
Fırından çıkardığımız kıtır ekmeklerimizin üzerine birer yemek kaşığı kadar tepeleme yerleştirerek servis tabağına alıyoruz. Tipik zeytinyağlı, fesleğenli bir Akdeniz yemeği, ben çok seviyorum umarım siz de seversiniz.

puffffff böreği

Puf böreğini bu defa kardeşim yaptı, gerçekten de puff diye kabardı, hamurunun ne kadar
incecik, ne kadar hafif olduğunu görmeniz için de bu kesit fotoğrafı çektim, sonra da yedim :))
Yapmak isteyen, canı çeken olursa diye de tarifini veriyorum:

PUF BÖREĞİ
3 su bardağı un
1 yumurta
hamurun aldığı kadar ılık su
2 yemek kaşığı zeytinyağı
tuz
Peynirli harcı için:
150 gr beyaz peynir
Yarım demet maydonoz (isteğe bağlı biz koymadık)

Derince bir kaba unu koyun, ortasına yumurtayı kırıp zeytinyağını ve tuzu katın, birbirine karıştırın sonra ılık suyu ekleyerek yumuşak bir hamur haline getirin, eğer vaktiniz varsa hamuru biraz dinlendirmenizi öneririm, farkediyor. Bu hamuru mandalina büyüklüğünde parçalara bölün, böldüğünüz her bir parçayı incecik açın, yuvarlak bir form elde edin ve yarısına hazırladığınız peynirli iç malzemesini koyup diğer yarısını üstüne kapatın. Eğer varsa bir hamur kesme aletiyle tırtıklı bir şekilde yoksa bir çay tabağının kenarı ile düzgün bir şekilde bastırarak kenarlarını kesin böylece hamurun kenarları da birbirine yapışmış olacak. Tavada ayçiçek yağını kızdırın ve iki tarafını da kızartıp alın. İç malzemesini kıymalı da hazırlayabilirsiniz, çok da lezzetli olur.


23 Eylül 2010 Perşembe

mücver almaz mısınız? yeni yaptım

Mücveri tutturması zor, bilen bilir. Ununu fazla kaçırırsın taş gibi olur, az koyarsın tavada dağılır, biraz belalıdır yani, ama yemesi...  Yine bir anne yemeği tarifi geliyor:
MÜCVER
Bu yemekte biraz doğaçlama yapmak durumundasınız çünkü kullandığınız kabağın ve içine kattığınız malzemelerin karışımının aldığı kadar un koymalısınız mesela. Önce kabakları soyuyoruz, sonra rendeliyoruz, rendelediğimiz kabakları şöyle bir sıkıp suyunu süzüyoruz. Derin bir kapta, yeşil saplarıyla birlikte incecik doğranmış taze soğan, 1 yumurta, taze nane, yine rende beyaz peynir, karabiber ve tuzu iyice karıştırın, karışımın kıvamına göre un ekleyin ve yine karıştırın. Tavada yağı kızdırın ve bu karışımdan bir kaşık yağa atıp deneyin, dağılmıyorsa iki tarafını da kızartıp alın. (Annem tabii ki benden güzel yapıyor ama ben de azimliyim)

22 Eylül 2010 Çarşamba

kış geliyor, hadi turşu yapalım

İşte pancar,  dilimlenmemiş hali biraz heyecansız ama siz bu pancarı bir de turşu olarak görün:
İşte neslimin kaybolmaya yüz tutmuş bazı geleneklerini yaşatmak için reçelden sonra şimdi de pancar turşusunun peşindeyim. Korkmayın yapabilirsiniz.

PANCAR TURŞUSU
3 kg pancar (fazlasını hediye edersiniz)
10 diş sarımsak (pazarda bu da vardı)
1 su bardağı sirke
1 tatlı kaşığı toz şeker
1 çorba kaşığı kaya tuzu
Fotoğrafta da görüldüğü gibi pancarın yaprakları var onları kesin. (bu arada atmaya kıyamayanlar için kavurması ve yumurtalısı süper olur) Kalan pancar köklerini iyice yıkayıp temizleyin, turşuyu hangi boy kavanozda saklayacaksanız o kavanozun aldığı kadar su ile haşlayın. Haşlanan pancarları çok soğutmadan kabuklarını soyun. Bu arada haşlama suyunu atmayın. Soyulan pancarları istediğiniz şekilde küçük parçalara ayırın ve kavanozunuza yerleştirin. Ayıkladığınız sarımsakları havanda tuzla dövün. Atmayıp sakladığınız haşlama suyuna 1 su bardağı sirke ve tuz ile birlikte sarımsakları da atıp karıştırın ve tuzun erimesini bekleyin. Tuz eridikten sonra şekeri ekleyin, bu karışımı kavanoza doldurun ve kavanozun ağzını sıkı sıkı kapatın. Oda sıcaklığında  en az 3 gün bekletin, sonra ne yapacağınızı siz bilirsiniz, afiyet olsun.

Bunlar  da kelek. Dalga geçmiyorum adı bu: Kelek, turşuluk

semt pazarı kuruldu



Pazarın en rekli görüntüleri: kendisi gibi tatlı bir renge sahip bal kabağı
taze fasulye, özellikle zeytinyağlı yapmanın tam zamanı. 3.5 TL!
 
Bezelye = araka.  Yakından bakın diye çektim bu fotoğrafı mini mini kurtçuklar dadanmış, tamamen organik :))
Taze cevizi çok seven ve vatanından çok uzaklarda olup yiyemeyenler  için...
Tam anlamıyla seyirlik. O kadar acı ki yemek için cesur olmak gerek ama o kadar çekici bir görüntüsü var ki fotoğrafını çekmemek günah


21 Eylül 2010 Salı

mahallemize palamut gelmiş, yemese miydik?

Gözümüzün önünde balıkçının küçük teknesiyle, oltayla tuttuğu, boğaz palamut'u kadar lezzetli yemek azdır. Biz küçük ev yemekleri lokantası Asude'de fırında bol soğanlı, biberli versiyonunu yedik ama ızgarası da bir o kadar şahane olur. Afiyet olsun.

20 Eylül 2010 Pazartesi

dağ çileği mi osmanlı çileği mi? buldum! çilek reçeli

Çilek reçelinin en iyisi bu küçük dağ çileğinden olur. Mevsiminde alıp kendi yaptığınız reçel gibisi yoktur, siz yapamıyorsanız en iyi alternatif anne reçeli'dir.  Kendi reçelini yapmak isteyenler için basit bir reçel tarifi:
Ben 1/1 yapıyorum yani 1 kg çileğe, 1 kg şeker ve yarım limonun suyu.
Çilekleri çok iyi yıkayın, saplarını ayırın ve bir tencereye üzerlerine 4 bardak toz şeker koyarak 1.5 gün gibi bekletin. (Sabırsız olmayın işin püf noktası burada) Çilekler suyunu salsın, şekerler tamamen erisin tamamdır. Alın tencereyi ateşe koyun ama harlı olmasın, sabııır, yavaş yavaş yapıcaz. 40 -45 dk kaynatın. Kıvamını tutturduğunuzu test etmek için kaşıkla alıp biraz yukarıdan akıtın su gibi akmıyorsa tamamdır. Limon suyunu da ekleyin ve bir taşım daha kaynatıp alın. Üzerinde biriken köpükleri alın, cam kavanozlara koyup soğutun, sevdiklerinize varsa çocuklarınıza verin, yesinler.

birini beklerken zamana şahit olmak

Bu derya kuzuları Beşiktaş Balık Pazarı'nın şu andaki uzaysal tasarımından önce, klasik, salaş, bildik, tanıdık halinde iken çekilmişti. Uzun zamandır ayrı olduğumuz birini beklerken gittiğimiz balıkçıda yemeğimizi beklerken çektim, dün gibi ama 3 yıl geçti aslında...

18 Eylül 2010 Cumartesi

17 Eylül 2010 Cuma

mahalle fırını

Hala "mahalle"de oturan şanslı ve azınlık gruptansanız mahalle bakkalı, mahalle kasabı, manavı ama en güzeli de mahalle fırını'nın ne demek olduğunu anlarsınız. Bilmeyenlere anlatıyorum: Sabahın erken saatleri, günlük gazeteler alınmış okuyarak yürürken birden burnunuza çarpan, sizi kendine çeken yeni çıkmış taze ekmek kokusu... O kadar sıcaktır ki tutamazsınız, bilumum akrobasi hareketleri yapmak zorunda kalırsınız ve tabii ekmeğin köşesini koparıp yemeden olmaz. İşte hayat bu kadar basıt mutluluklardan oluşuyor aslında, değerini bilene...

ballı lokma... olsa da yesek


Bu lokmayı anadolu kavağında çektim, taze taze, balı üstünde... Tatlıyı çok seven biri değilim ama bu lokma başka lokma.

cuma akşamı menüsü

önce akşam trafiği aşılıp reina'ya gidilir, henüz güneş batmadan bir yaz kokteyli, sonra yaz akşamına uygun bir pappardelle, gecenin geç saatleri için de taze çekilmiş türk kahvesi. mesela...


öğlende adana'daydık


Kuzguncuk küçük bir yer olmasına rağmen, yemek açısından çok bereketlidir. Canınız köfte mi istedi ister mangalda, ister inegöl (köfte resimleri de yakında burada) canınız kebap mı istedi işte ekmek teknesi. Adı zamanının tutulmuş dizilerinden almış ekmek teknesi öğle yemeğimize mekan oldu. Taze taze aktarıyorum :)

bu resim nişantaşı'nda çekildi


Fashion's night out bitti
ama alışveriş bitmez :))
kesmece bunlar

16 Eylül 2010 Perşembe

öyle bir geçer zaman ki




Bu resimlerin en yenisini 2 sene önce çektim ama hala fena olmadıklarını düşünüyorum.