yemekleri bir de benim gözümden görün

Bugüne kadar çektiğim tüm yemek fotoğrafları ve bundan sonra çekeceğim yeni fotoğraflar, hep baktığımızın ötesini görebilme merakımdan. Sadece bakmamak, baktığımızı görmek, gördüğümüzü farkedebilmek benim amacım. Tabii yemek yapmayı, yemeyi ve fotoğrafını çekmeyi de çok sevdiğimi söylemeye gerek yok.
Siz de kendi çektiğiniz yemek fotoğraflarınızı, günün fotoğrafı köşesinde yayınlanmak üzere gönderebilirsiniz, bu da blogumuzun bir hizmetidir :))
Bu arada fotoğrafları izinsiz kullanmak yasaktır benden söylemesi.

7 Ekim 2013 Pazartesi

hızlı yemekler : patlıcan oturtma...

Bazı kız arkadaşlarım var, onlar kendini biliyor ;)) hep sen nasıl işten gelip bir de yemek yapmaya vakit buluyorsun ben hayatta yapamam derler :) Bu blogda ara sıra biraz sonra vereceğim tarif gibi, çok kısa sürede ve çok kolay hazırlanabilecek yemeklere de yer vereceğim, maksat hizmet! :)))
Bu akşamki yemek annelerimizin de çok yaptığı klasik tencere yemeklerinden patlıcan oturtma. Çok kolay ve çok lezzetli, başlıyorum anlatmaya, kağıdı kalemi hazır edin :)
Ben 3 tane orta boy patlıcandan yaptım 2 kişi rahat yer. Patlıcanları yıkayıp alaca soyun ve yuvarlak yuvarlak çok kalın olmayacak şekilde kesin ve biraz tuzlu su hazırlayıp içine atın siz diğer işlemleri yaparken o orada acılığını biraz atsın.
1 tane kuru soğanı soyup istediğiniz gibi doğrayın ben iri doğruyorum çünkü pişmiş soğanın tadını çok seviyorum yemeğin içinde ağza gelsin istiyorum. Derince bir tava veya tencereye biraz zeytinyağı kızdırın ve soğanları atın, biraz sararsın 200 gr kadar kıymayı ekleyin, kıyma sevmiyorsanız parça et veya tamamen etsiz de olur :) Kıymayı da soğanla kavurun, bu arada patlıcanları süzüp tencereye katın, biraz çevirip, irice doğranmış 2 domates ve seviyorsanız sivri biber ekleyin, kapağını kapatın kendi suyuyla biraz pişirin, ben biraz ocakta tuttuktan sonra bir fırın kabına aldım ve üzerine domates rendesi ve biraz salcayla karışık biraz su ekleyerek fırına attım, böyle bir sunum daha çok hoşuma gidiyor ama tencerede de pişirip yiyebilirsiniz fırın şart değil. En fazla 15-20 dk içinde yemeğiniz hazır :) Yanına bir pilav ve bir de sarımsaklı cacık yaptınız mı... afiyet olsun :)









3 Ekim 2013 Perşembe

köz patlıcanlı tagliatelli...

Patlıcanın her yemeğini çok severim ama közlenmiş patlıcanı ayrı tutarım... Aslında közlenmiş, is kokulu her şeyi severim ama şimdi konumuz patlıcan :) Köz patlıcanı bir makarnaya katmamıştım onu da deniyim eksik kalmasın dedim :)) Şimdi anlatıyorum:
Öncelikle makarnayı haşlamak için suyu ateşe koymak ve patlıcanları közlemek gerek, közlemeyi iki şekide yapabilirsiniz. Birincisi köz tenceresi ile yapabilirsiniz, dizin köz tenceresine koyun ateşin üzerine çevire çevire közleyin, çatalla da birkaç delik açın ki içindeki buhar çıksın ya da folyoya sarıp fırında közleyebilirsiniz, közlendikten sonra soyup bıçakla küçük parçalara bölün. O arada birkaç diş sarımsağı zeytinyağında çevirin, közlenmiş patlıcanları katarak çevirin ve üzerine krema ve biraz da parmesan peyniri ekleyerek ağır ateşte pişirin. Haşlanan tagliatelleleri zeytinyağıyla biraz çevirip tabağa alın, üzerine hazırladığınız patlıcanlı sosu ekleyip servis edin. Artık afiyetle yiyebilirsiniz...



Bodrum yemekleri...

Bu yaz, 2 seneden beri ilk kez tatil yaptım ve 5 günlüğüne Bodrum'a gittim. Maalesef gitmeden önceki 10 günü, neden kaynaklandığını bulamadığımız bir alerjik reaksiyonu tedavi etmeye çalışarak, tuz ve birçok sevdiğim şeyin yasaklandığı korkunç bir diyetle geçirmek zorunda kaldım ve tabii bodruma gidince acısını çıkardım :))
Tatilde olunca hep yemek, içmek istiyor insan, zaten yemeği seviyorum iyice abarttım ama Bodrum'u çok iyi bilen bir arkadaşımın tavsiyeleri ve rehberliğiyle, gerçekten çok güzel yerlere gittik bunların arasında aşağıda fotoğrafı da olan Ortakent'teki Köşem Restaurantı unutmam mümkün değil. Çok lezzetli yemekler yedik, bunlardan en sevdiklerimi, kabak çiçeği dolması, ahtapot salatası, tereyağında karides, midye dolmayı burada sizinle de paylaşıp "yaz gelse de yine tatile gitsek" şeklinde konuyu bağlıyorum :)) Bana bir Lyncburgh Lemonade lütfen :)














bol taze otlu mücver...

Mücver en sevdiğimiz sebze yemeklerinden ama bazen kızartma yapılıyor diye yemek istemeyenler olunca fırında yapalım o zaman dedim :) Biliyorum adabına ters! Ama deneyelim görelim kızartma düşmanlarının da gönlü olsun dedim :)
Kabakları derin bir kaba rendeliyoruz. Rendelediğimiz kabakları hafifçe sıkıp suyunu süzüyoruz ki cıvık olup da unu fazla almasın. Daha sonra yarım demet dere otu, maydanoz, 3 sap taze soğan ve birkaç yaprak da taze nane ekliyoruz. Bu karışıma bir yumurta kırıyoruz ve beyaz peynir ekliyoruz, isteğe göre kaşar peynir de koyabilirsiniz, tuz-karabiberi de ekleyip karıştırıyoruz. Karışımın yumuşaklığına göre yeteri kadar un ekliyoruz ve önceden yağladığımız fırın kabına bu karışı döküyoruz. Önceden ısıtılmış fırına atıyoruz, üzeri hafif kızarmaya başladığında rendelenmiş kaşar peynirini döküp pişirmeye devam ediyoruz. Pişip pişmediğini bıçakla arada kontrol ederek fırından alın. Yanında naneli yoğurtla servis edebilirsinz çok yakışıyor, tavsiyemdir...






ananaslı, köri soslu tavuk...

Size çok kolay hazırlanan ama çok havalı bir yemek tarifi vereceğim, hemen yazın :)) Ananaslı, köri soslu tavuk. Ben bu tip yemekleri tavuğun but kısmından yapmayı tercih ediyorum çünkü benim için yemekte en önemli şey lezzettir, diyet olması değil ;) Yarım kilo kuşbaşı doğranmış tavuğu soğanla kavuruyorum, ben arpacık soğan kullandım daha lezzetli ama beyaz normal soğan da olur, biraz kavrulunca içine kırmızı ve yeşil biberleri irice doğrayarak katın, tavuklar iyice pişene kadar derin bir tavada çevirin bu aşamada ananasları ekliyoruz, ben konserve olarak kullandım ve onlar yuvarlak halkalar olarak çıkıyor konserveden onları her birini altıya bölerek 2 halka ekledim (ananas bulamazsanız ya da sevmiyorsanız ya da ne gerek var canım diyerek tercih etmiyorsanız :) kuru kayısı da çok güzel oluyor) ve köriyi ekleyin yine biraz çevirip çok fazla olmamak şartıyla krema katın ve en son ben yemeğin içinde lezzetini sevdiğim için kuş üzümü ekledim, tercihinize kalmış :) Yemeğimiz hazır... Yanına arpa şehriye pilavını çok yakıştırıyorum, öyle servis ettim bu da tercihinize kalmıs. Hamaratlığım tuttu bir de roka salatası yaptım ve şeftali ekledim, mevsimine göre salatalarınıza meyve ekleyin, gayet eğlenceli bi durum :) Afiyet olsun, parmaklara dikkat!













çocuklugumdan bir lezzet, yumurtalı ekmek...

Ben sanmıyorum ki sevmeyen olsun... Küçükken anneniz size yapmadı mı... O ailece yenen, neşeli kahvaltıların en lezzetli konuklarından, annelerin bayat ekmekleri değerlendirmek için geliştirdiği (uydurduğu demek istemedim :)) muhteşem bir icat :) Ben yanında beyaz peynir ve salam veya jambonla yemeyi seviyorum ama reçelle yemeye bayılanlar kadar nutellalı yiyenler de çoğunlukta. Nasıl yerseniz yiyin, bu lezzetler unutulmasın, siz de sevdiklerinize çocuklarınıza yapın...
Çok basit: Yiyecek kişi sayısına göre yumurtayı biraz derince bir kaba kırın, çatalla veya çırpıcıyla iyice çırpın ama bu aşamada tuz eklemeyin, kesilir ;). Daha sonra bayat ekmeklerinizi çok ince olmayacak şekilde dilimleyin ve çırptığınız yumurtanın içine iki tarafı da tamamen bulanacak şekilde yatırın ve çıkarıp önceden kızdırdığınız ayçiçek yağında çift taraflı kızartın, Kızgın yağda kızartırsanız fazla yağ çekmez ama yine de çıkarıp bir kağıt havlu üzerine sonra tabağınıza almanızı öneririm. Sonrasında sunumu size kalmış, ben kendi yaptığım iki sunumu aşağıda paylaşıyorum.
Afiyet olsun...












simit...

Simit her öğün yiyebileceğim ve asla bıkmayacağım birkaç yiyecekten biri... Ama sokak simidi olacak, iyice kızarmış hatta hafif yanmış, bol susamlı sokak simidi... Ben simidi sade de çok severim ama beyaz peynir, domates ve taze nane ile... Hele ki sıcak simit almişsanız, hele ki sabahsa, yanında yeni demlenmiş tavşan kanı bir çay varsa... Ben simite hep çok özenerek hazırlarım aşağıda hazırladığım birkaç sunumu sizinle de paylaşıyorum... Daha fazla anlatamayacağım, gidip simit alıcam :))













7 - 8 hasanpaşa

Birçoğunuz mutlaka biliyorsunuzdur ama bilmeyenler için, 7-8 Hasanpaşa fırını Beşiktaş çarşısında yer alan çok eski ve hala geleneksel yöntemlerle üretim yapan bir fırın. Müthiş lezzetli kurabiyeleri, ekmekleri, galetaları ile bir efsane. 7-8 ismi nereden geliyor derseniz, güzel de bir hikayesi var: Osmanlı zamanında Hasan isimli bir karakol kumandanı, II. Abdülhamit'in hayatını kurtarıyor ve padişah da kendisini paşa yapıyor fakat imza atması gerektiğinde, hasan'ın okuma yazması olmadığından arapça bir 7, bir de 8 yazarsa hasan diye okunacağını söylüyorlar ve imzasını o şekide atıyor. Bu fırına adını vermesi de, beşiktaş'da çok bulunması, çok saygı duyulan ve bir o kadar da korkulan bir zat olmasındandır diye rivayet edilir... Yolunuzu düşürün, afiyet olsun...